Artık bir birliğimiz var. Bir ismimiz yok, birçok ismimiz var. Hayalciler... Sıfırlar... Varolmayanlar... Yoklar... Yarım yamalaklar... Hayalperestler... Olmayanlar... Hiçler... -Doğu Yücel (Var0lmayanlar)

23 Temmuz 2016 Cumartesi

Nazlı Eray / Beyoğlu'nda Gezersin [10/9]

Beyoğlu'nda Gezersin, 2004 ve 1958 İstanbul'u arasında gidip gelen bir öykü. Karakterler, zamanda sıçramalar, mekanda değişiklikler çok fazla ama buna rağmen öyle duru bir dille yazılmış ki, benim gibi değişkeni bol kitaplara bir türlü ısınamayan birini bile içine alabildi. Kalabalığa rağmen bir karışıklığa rastlamadım. Kitabın Nazlı Eray tarafından bölümlere ayrılmaması kurgunun tadını çıkarmama sebep olan diğer bir önemli nokta..


Bu kitap İstanbul'u terk etmiş bir kadının, kendi İstanbul'unu arayış hikayesi. Kendi zamanına dikiş tutturamayıp, zamanda kaybolan insanlar çerçevesinde dönüp  duran, geçmişe gizlenmiş bir cinayetin şehrini kaybedenler tarafından çözülüş hikayesi. Bazen zaman yolculuğu gibi, bazen polisiye bir dizi gibi; sürükleyici.

Kitabı kapağına göre yargılamamak gerekir evet ama bence kapağın yargılanması gerek. Can Yayınlar'nın kapak tasarımını bu kitap iöçin oldukça yetersiz buldum. Nihayetinde bu hikayede sadece Madam Tamara rol almıyor. Fethi Bey'i, Hüseyin Efendileri, Naki'yi, Doktor'u, Falcı Süleyman'ı ve ismini unuttuğum diğer bir çok karakteri hiçe saymamak gerek. Beyoğlu'nda Gezersin, karakterler ve mekan üzerinden akan bir kurgu. Doğan Kitap'ın kapağı görece biraz daha iyi ama hala yetersiz.


"Beynimden geçen düşünceler, anılar hepsi burada, bu CD'nin içinde, öyle değil mi?" diye sordum"Evet" dedi Falcı Süleyman. "Çoğu burada düşüncelerin. Ama henüz tamamlanmış bir bütün yok ortada." "Niçin?" diye sordum merakla. "Niçin yok?""Çünkü yaşıyorsunuz, her şey devam ediyor, yaşam ve olaylar süregeliyor." dedi o. "Bir son, bir bitiş olması imkansız bu durumda. Anlıyorsunuz, değil mi?""Anlıyorum" dedim. "Ama rüyalarda, düşüncelerde bir bütünlük yok mudur?""Bütünlük var. Sonuç yok henüz."