Artık bir birliğimiz var. Bir ismimiz yok, birçok ismimiz var. Hayalciler... Sıfırlar... Varolmayanlar... Yoklar... Yarım yamalaklar... Hayalperestler... Olmayanlar... Hiçler... -Doğu Yücel (Var0lmayanlar)

31 Ağustos 2014 Pazar

Ayışığı Sofrası - Nazlı Eray [10/10]

Aaa... Bitti. Dur bir sonraki sayfaya bakayım.Yok, bitmiş. Bitmeseydi be... Ne güzel okuyordum şurada.
Tekrar yaşamalıyım bu geceyi. Tekrar konuk olmalıyım Ayışığı Sofrası'na. Tadına bakamadıklarım, üstünde duramadıklarım, gözden kaçırdıklarım var. Yedikleriminse tadı damağımda kaldı. Tekrar okumalıyım.

Bir çırpıda bitiverdi resmen. Ayışığının ışıltısına fazla kaptırıp, içime akışını fark edememişim. Bir yudumda içmişim. Daha olduğunu anlamadan kadehin sonunu gördüm. Ağzımda şarabın tadı, kafam hafif bulanık.

SPOİLER 

.
.
.
.
.
.
.

Neydi anlatılan? Ankara mı? Ankara insanı mı? Eğer öyleyse Bodrum neden vardı?Bahçedeki adamın anlamı ne?Serra Hanım 'çift kişilik' vakası mı? Yoksa şefik Bey mi öyle olan? Hepsi rüya mı? Yoksa 'alternatif bir dünya'da mı geçiyor? Bilinç altına göndermeler de olabilir. Kaç gece geçti? Yedi Uyuyanlar neyi simgeledi?

Yazmaya üşeneceğim kadar çok soru var kafamda. Hepsine de bir çok cevabım. Yine de sanki esas anlatılanı anlamamış gibi hissediyorum.En çok merak ettiğim ise; Böyle bir kitabı nasıl bu kadar çok sevdim? Tüm bu karışıklık içinde neyden etkilendim? Belki de karışıklıktan etkilenmişimdir.
.
.
.
.
.
.
.

SPOİLER SONU

Kafamdaki bulanıklığı yaratan laf kalabalığı değil, yazarın sade anlatımı. Burnumun ucunu göremiyor olmam sorun. Orda olduğunu biliyorum halbuki görmesem ne olur ki?

Eline, yüreğine, kalemine sağlık Nazlı Eray. Kim bilir belki bir Ayışığı Sofrası'nda biz de rastlaşırız...

28 Ağustos 2014 Perşembe

Gareth Roberts - Shada (Doctor Who) [10/7]

Geç kalmış bir tanıtım yazısı bu aslında. 8. sezon başlamışken biraz bekleyin, sezon bitince başlayın okumaya derim. Şahsen ben 7 bittikten sonra 8 başlamadan okudum ve çok faydasını gördüm.
Diyelim ki sezon bitti ve kendinizi boşlukta hissediyorsunuz. Üstelik Doctor'ı çok özlediniz. Alın size yeni bir bölüm. Doctor Who Special, episode 00: Shada!
İlk önce, sadece 9. doktordan beri olan bölümleri izlediğim için yabancılık çektiğimi düşündüm ama unutulmaması gereken bir nokta var herhangi bir bölümün senaryosunu değil, kameraya alınmamış bir hikayeyi okuyoruz. Spoiler yemediğiniz sürece kitabın ilk 30 sayfası yeni bir yol arkadaşına veya yeni bir doktora alışmak için gereken bir süreç gibi. Üstünüzdeki çekimserliği bir kenara bırakıp kitabı anlamaya başladıktan sonrası ise Doctor Who'nun çift bölümlerinden birini izlemek gibi bir şey. Kitabı yaşayanlardansanız, bir de 'whoian'gillerdenseniz eğer bu kitap ha yazılmış ha izlenmiş sizin için fark etmez.

***İngilizceniz varsa çeviri okumayınız. çok pişmanım :p

PS: Türkçesi bir süre daha D&R'larda 28 yerine 10TL, alın dursun kitaplığınızda :)

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Aylak Adam, Tutunamayanlar, Kinyas ve Kayra Üzerine...

Selim Işık: "Aylak Adam'ın oğlu, Kinyas ve Kayra'nın babası."


Yürekten katılıyorum bu tanıma. Kanda var bir şeyler. İsteyen bozukluk desin. Ben soyluluk diyeceğim. Sistemin kaldıramayacağı kadar soylu dört insan. Anarşistlerle, depresiflerle, felsefecilerin bir çoğu ile aynı fikirde olan dört kişi. Peynir gemisi lafla yürümediği gibi fikirle de yürümüyor maalesef.

"Anlayabildikleri kadar anlıyorlar benim artık uzun, alkollü, yüksek sohbetlerden eyleme, gerçeğe geçtiğimi çünkü onların oynadıkları oyun, günün üç saatini içlerinde bağırıp çağıran anarşiste ayırıp, geri kalan zamanında normal bir insan gibi yaşamaktan ibaret."
Bu kitapların seveni çok. Sevenlerin bir çoğu Aylak Adam ya da Tutunamayan ilan etmiş durumda kendini. Herkes adeta bir Kinyas, adeta bir Kayra... Oysa ne diyor Kinyas?



" 'Seni anlıyorum' demek büyük bir yalandır. Kocaman bir yalan. Kimse kimseyi anlayamaz ve tanıyamaz bu dünyada."
Kimseye benzemediklerinden yola çıktı Kinyas ve Kayra. Aylak Adam'ın doğru insanı o otobüse bindi ve gitti. Kendini anlatamadığı için intihara sürüklendi Selim Işık. Gel gör ki okurların çoğu: Bu kitap beni anlatıyor! Olmaz. Olamaz! Kinyas Kayra'ya benzemiyor ki... Nasıl ikisi birden anlatsın seni. Biri insanlıktan çıkarcasına uyuyor öbürü insan değilmişçesine uyumuyor. Onlar bile birbirleri gibi değilken kimse kusura bakmasın.ha..belki bir parçaları bir parçanıza benzemiştir onu bilemem. Bu üç kitabın içinde aynı kokan noktalar var sonuçta. Kanlarının bir olduğunu kanıtlayan hususlar...


"...anormal, normal, iyi, güzel, kötü, çirkin ve benzeri sıfatların varolamayacaklarını kanıtlamak için."  [K&K]
"-Normal bir İnsan değil korkmuyor musun ondan? + Hayır, seviyorum. Normal insanlardan korkarım ben." [Aylak Adam]
"Normal, anormal... Bu kelimeleri çocukluğumdan beri sevmem."  [Tutunamayanlar]

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Umutsuzluğun Sesi

not: Eğer ki hayalleriniz 6 yaşından beri değişime uğramadıysa bu yazının size hitap etmemesi oldukça mümkün.

Herkese sorulan bir sorudur bu; büyüyünce ne olacaksın?
Yaşa göre değişir cevabı. süper kahraman olacağım, dansöz olacağım, balerin olacağım, Peter Pan olacağım, anne/baba olacağım.
Elbet bana da hayatımın çeşitli dönemlerinde soruldu  bu soru. Şimdi 16 yaşındayım. Artık  'ne olacaksın' yerine, 'ne okuyacaksın' diyorlar ama ana fikir aynı sonuçta.
6 yaşındayken dansöz olacağım diyordum, 7 yaşında balerin, 8 yaşında Peter Pan'ın cici kardeşi, 9 yaşında sporcu, 10 yaşında yazar, 11 yaşında psikolog, 13 yaşında doktor, 14 yaşında hele bi lise bitsin, 15 yaşında müzisyen ya da reklamcı olmak istiyorum dedim.  
Günün birinde bir yılbaşı gecesini otelde geçirdim. Bir dansöz vardı, gösteri sonrası yanına gittim ve mutlu değildi vazgeçtim. Bale vücuduma uymadı. Peterpan'ın kardeşi olmak için geç kaldım, fazla büyüdüm. Her sporcunun başına gelen sağlık sorunlarından biri nedeniyle spora ara verdim, vücudum bozuldu.  Veremden ölen yazar/şair sayısını görünce yaşmak için başka bir mesleğe ihtiyacım olduğunu gördüm. Psikologların ülkede deli doktoru olarak tanındığını gördüm, hobim olur psikoloji dedim. Doktorlar dizisi sağ olsun doktorluk fikri bayağı geldi. SBS varken hayal kuramadım. Mükemmel müzik gruplarının piyasada iş yapmadığını görünce reklamcı olmaya karar verdim, beğenmediğim piyasa mimarlarının reklamcılar olduğunu görünce uzunca bir süre muallakta kaldım. O zamandan beri tutnamayanların tescilli üyesiyim.
Hayal kurmak bile çok zor. Neyin hayalini kurabilirim? Yazılan kitaplar, çekilen filmler, söylenen şarkılar, bestelenen müzikler bile tekrara girdi. Yazılmadık konu kalmadı ve yaşanmamış bir hayat. Hepimiz aslında herkes gibiyiz. En psikopatımız veya kendini en farklı hissedenimiz bile sıradan. Bir elin parmakları gibiyiz. Kendi içimizde farklıyız ama işin özünde parmağız. 
Tutunamayan halimle utanmadan hayaller kuruyorum bazen. Mesela başarılı bir mühendis oluyorum, bazen muhteşem bir siyasetçi, bazen dünyayı kurtaran bilim insanıyım, kimi zaman yazdıkları okunmayan ama mutlu insan. Her şekilde güçlü bir kadın. Sonra fark ediyorum ki bu filmi daha önce izlemiştim veya bu kitabı okumuştum.
Yazılabilecek her şey yazıldı, çekilebilecek her şey çekildi, besteler tükendi ve heyhat! Yaşandı her ihtimal. Hayalini kurabileceğiniz, kimsenin yaşamadığı, sadece bizim olan bir hayat yok artık. Kimsenin kurmadığı orijinal bir hayaliniz,hayalim yok.
Bir mucize bekliyorum. Nasıl bir şey beklediğimi ben bile bilmiyorum inanın. Beklerken okuyorum, izliyorum ve dinliyorum. Bir gün eskaza beklediğim mucize gerçekleşirse şok olup, fırsatı kaçırmamak için, hazırlık yapmak için.
Belki bir sivri sinek ısırır beni, belki maymun kadın olurum, ya da sarı taksi kulübesinden bir profesör uzatır elini paralel evrenleri gezdirmek için. Sonuçta ısırmadı mı böcekler birilerini, kedi kadınlar geçmedi mi aramızdan? Mavi polis kulübesinin hayaliyle uyuyanımız bile var! 
Bir mucize gerçekleşene kadar herkesin okuduğu kitapları okumaya, herkesin izlediği filmleri izlemeye, herkesin dinlediği şarkıları dilime pelesenk etmeye devam edeceğim ve inancağım, bir şeylerin değişebileceğine  inanacağım.