Koca bir yolculuğun sonu... Azıcık buruk bitti benim için Perg Serüveni. Bu kadar alıştığımı fark edememişim okurken.
Dile kolay, yedi kitap. Tam iki buçuk sene de tamamladım yolculuğumu. Kitap
okuma sistemim biraz karışık olduğundan yedi kitabın tamamlanması baya uzun
sürdü. Bir gün tekrar daha kısa bir süre içine yayarak okumak istiyorum hepsini
. O gün ne zaman gelir bilemiyorum şu an.
Bu yolculuğu Perg Serüveni diye özetleyerek
Delkarna , Harnanik ve adını unuttuğum diğer ülkelerin halklarına biraz
haksızlık ediyorum. Bu yüzden bu ara notu da geçmek istiyorum burada. Perg
Serüveni diye adlandırdığım süreç, sadece Perg'de geçmiyor. Unutmazsam bir
sonraki okumamda her diyarı, türü ve karakteri ayrıntılı not edeceğim bir
kenara. Bu çeşitliliği daha sonradan hakkıyla hatırlamak imkansız.
Perg Serüveni iki aşamadan oluşuyor; Perg Efsaneleri ve
Şamanlar Diyarı. İlk seri sadece Perg'de
geçiyor. Cesaret, iyilik, korku ve kötülük kavramlarını işliyor. Savaşlar,
entrikalar, tuzaklar... Baş koydukları yola kendilerini adayan dostlar. Türkiye'den
çıkan ilk fantazya serisi olmasına rağmen oldukça kaliteli bir kurgu ve
anlatıma sahip. Üstelik yerli fantastiğin cinler ve gulyabanilerden ibaret
olmadığını gösteren harika bir kanıt. Genelde
serilerin devam kitaplarında kalite düşüşü yaşanır. Ne Perg Efsaneleri'nde ne
de Şamanlar Diyarı'nda yaşanıyor bu durum.
Gelen kitap öncekileri aratmıyor.
İkinci seri Şamanlar Diyarı ise farklılıklar,özgürlükler ve faşizmin
kötülüğü üzerine harika bir üçleme. Delkarna'da başlayıp Perg'e kadar giden bir
yolculuk. Hatta son kitapta Delkarna'ya geri dönüyoruz. Serinin tamamı Türkiye'nin
yakın tarihini başka diyarlarda konu ediyor. Bu yönüyle de ilginç bir metaforik roman
serisi olarak değerlendirilebilir.
PS: Perg Efsanleri'nin Metis baskısından Perg Haritası
çıkmıştı. İthaki'den de tüm diyarların haritasını beklemedeyim.
Gönül ister ki her kitabı ayrı ayrı değerlendireyim burada ama çok zaman geçti ilk kitapların üstünden, hakkını vererek hatırlamam müm
kün değil. Dediğim gibi eğer bir gün tüm seriyi baştan okursam, ihmal etmeyeceğim ve tek tek yorum yazacağım her birine.
Metis yayınlarının kapak tasarımı fena değil esasında ama İthaki
baskılarındaki ilüstrasyonların yanında lafı bile edilmemeli bence. Serinin
kapaklarını poster olarak verseler keşke. Bir yol bulur evimin duvarlarını
süslerdim onlarla. Her biri ayrı birer baş yapıt. Hazır yeri gelmişken söylemeden
geçmeyeyim, Ertaç Altınöz'ün çizgileri ile animasyon olarak hayat bulsa bu seri
çok manyak olur. Buradan yetkililere seslenmiş olayım :) Film olarak hüsranla
sonuçlanır ama animasyon kesinlikle beni heyecanlandıran bir fikir. Okuyanlardan
bu fikrime destek bekliyorum arkadaşlar.
Kitap okuyun, mutlu kalın!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder